Rekabet ve Stres Kol Kola Yürür
İş dünyasını rekabet ortamından, çalışanlarını da stresten uzak düşünemeyiz. Dozunda tatlı rekabet ve motive edici stres geliştirir, faydalıdır, fazlası ise kurumu da çalışanı da yıpratır, yorar.
Rekabet kişinin ya da kurumun daha iyiye ulaşması için içine girdiği yarış durumudur. Ortada herkesin istediği kadar müşteri, pazar payı, ürün, hizmet … yoktur, herkesten önce kendisi için kurumu için en fazlasını alma gayretidir rekabet. Kişinin performansını en üst seviyeye taşıyacak, verimliliğini ve iş motivasyonunu artıracak, kendine ve etrafına keyif verecek bir iş disiplinindeki rekabet ortamı dozundadır ve her işletmede olmalıdır. Ama rekabet etmek uğruna kurumsal ve toplumsal değerlerden uzaklaşma, çalışana maddi ve manevi baskı, aşırı yoğun iş temposu, stres seviyesi çok yüksek iş ortamı, adil olmayan çalışma düzeni rekabetin dozunun arttığını ve bunun sonucunda uzun vadede kimsenin kazanmayacağını gösterir.
Dozunda stres ise kişinin işi tamamlama ve performans gösterme motivasyonunu tetikleyen başarma arzusunu uyandıran strestir. Dozunda stres, ekiplerin birlikte başarma, hedefe ulaşma duygusuyla birbiriyle daha uyumlu çalışmasını sağlar. Dozunda stres kişiyi yıpratmaz, çevresindekilere zarar verecek yansıması olmaz, ruh halini olumsuz etkilemez, psikolojisini bozmaz, anlıktır ve kısa sürede o sıkışmışlık hissi geçer. Dozunda stres kişiyi diri tutar, dinamik ve aktif yapar.
Dozunda olmayan yıkıcı stres ise yıkıcı ve etkisi kalıcı olan hasarlara yol açıyor. Doktorlarla görüştüğümüzde birçok hastalığın kaynağının strese dayandığını görüyoruz. Çünkü stres vücudumuzdaki hormon salgılanmasını değiştiriyor ve uzun süreli bu değişikliklerde bağışıklık sistemimizde ve sonrasında organlarımız üzerinde hasar oluşturuyor. Sonunda temelinde stres olan değişik hastalıklara sahip oluyoruz.
Doğadaki canlılar incelendiğinde tüm canlıların stres yaşadığı tespit edilmiş. Ama doğadaki canlılarda stresi tetikleyen faktör ancak gerçek bir açlık, susuzluk, av tehlikesi, korku gibi durumlarda ortaya çıkıyor ve bu sorun ortadan kalktığı gibi stres bitiyor. İnsan ise diğer canlılardan farklı olarak sadece somut olaylara karşı değil, psikolojik veya hayalinde yaşadığı tehditlere karşı da stres yaşayabilen bir canlı. İnsan aynı zamanda psikolojik olarak kendi kendine düşünerek stres üretebilen tek canlı. İnsanın daha olayları yaşamadan kendini üzme, bunalıma sokma ve stres üretme yeteneği olduğu araştırmalarla ispatlanmış.
Günümüzün rekabetçi iş ve sosyal yaşamında insanın kendisinin ruhen ve bedenen sağlıklı hissetmesi için en çok gerekli olan yeteneği “stresini yönetme” yeteneği gibi gözüküyor. Rekabet koşullarımızı adil, dürüst, insan odaklı ve mantık çerçevesinde kurgularsak sanırım stres katsayımız da o kadar az olur ve sağlığımız da o kadar yerinde olur. Her şeyin başı sağlık, sağlıklı olduğumuz sağlıklı düşünebildiğimiz sürece her türlü rekabet ortamında dimdik ayakta kalıp mücadele etme enerjimiz ve başarma motivasyonumuz yüksek olacaktır.