Outliers / Malcolm Gladwell
”Bazı insanlar neden daha başarılı olur” hakkında yazılmış ve uzunca süredir popülerliğini koruyan güzel bir kitap.
Birinci Kısım: FIRSAT
Bölüm 1: Matta Etkisi
Malcolm, bu bölümde başarı algımızın son derece yanlış olduğu üzerinde duruyor. Herkes başarının yetenek, zeka, çok çalışma ve yaşam tarzı gibi faktörlere bağlı olduğunu düşünürken Gladwell, bireyin başarısının büyük ölçüde dış faktörlere bağlı olduğunu belirtiyor. Bu fikrinin doğruluğunu kanıtlamak için de önümüze istatistikleri seriyor.
Gladwell avantajlardan bahsederken, bunun bir rol oynadığını kabul ediyor; ancak, düşündüğümüz kadar önemli olmayabileceğini vurguluyor.
Robert Merton adlı bir sosyolog, bu fenomeni, yaşamları boyunca özel avantajlar elde eden insanların başarıya ulaşma olasılığının daha yüksek olduğunu belirten “Matta Etkisi” olarak adlandırıyor.
Malcom Gladwell’in kitabında şans olarak adlandırdığı şey, bizim elimizde olmayan ancak toplum kurallarının denetimsizliği ve sistemin adil olmayan işleyişi yüzünden bazı şeylerin aleyhimize ya da tam tersi lehimize olarak gelişmesidir. Gladwell şans faktörünü eleştirel bir tutumla yazıyor.
“Ormandaki en uzun meşe sadece en sert palamuttan yetiştiği için en uzun meşe olmamıştır; diğer ağaçlar onun aldığı güneş ışığını, kesmediği, çevresindeki toprak derin ve zengin olduğu, fidanken hiçbir tavşan onun kabuğunu kemirmediği ve hiçbir oduncu onu vakti gelmeden kesmediği için de en uzun meşe o olmuştur.”
Bölüm 2: 10.000 Saat Kuralı
Doğuştan yetenek diye bir şey var ama bu sadece yeterli değil. Başarı= yetenek+hazırlık
Gladwell’e göre, bir kişinin herhangi bir alanda ustalık kazanması, yaklaşık 10.000 saat pratik gerektirdiğini söyleyen “10.000 saat kuralına” bağlıdır.
Büyün satranç oyuncusu Bobby Fischer’in de ustalığa ulaşması yaklaşık 10 yılını alıyor. 10 bin saatlik çalışma yaklaşık 10 yılı alıyor. Bill Gates, kendi yazılım şirketinde şansını denemek için ikinci sınıftan sonra Harvard’ı terk ettiğinde, pratikte tam yedi yıldır sürekli programlama yapıyordu. 10 bin saatin çok ilerisindeydi.
Bölüm 3: Dehaların Sorunu (Birinci Kısım)
Yüksek IQ’ya sahip olmak, otomatik olarak hayatta başarılı olacağımız anlamına gelmez. Daha iyi okullara gitme ve daha fazla para kazanma olasılığını yükseltir. Ancak bu bile belli bir noktaya kadar avantajlıdır.
İngiliz psikolog Liam Hudson, ”IQ’su 170 olan birinin IQ’su 70 olan birinden daha iyi düşündüğü fazlasıyla kanıtlanmıştır” diyor: ”Ve bu durum daha yakın bir karşılaştırmada da – örneğin 100 IQ ile 130 IQ arasında da geçerlidir. Ancak her ikisinin de IQ’su görece yüksek olan iki kişi karşılaştırıldığında bu ilişki ortadan kalkar. Yetişkin IQ’su 130 olan deneyimli bir bilim adamının Nobel Ödülü kazanma olasılığı, IQ’su 180 olan bir bilim adamından farksız.”Sonuç olarak, zeka eşiğini geçtikten sonra, zekanın ötesindeki diğer faktörler başarı için daha fazla önem kazanmaya başlıyor.
Bölüm 4: Dehaların Sorunu (İkinci Kısım)
Gladwell’e göre üstün bir zekaya sahip olmak yeterli değil. Deha sürekli beslenmeli ve teşvik edilmelidir. Çizginin dışındakilerin hikayelerine bakarken, çoğu zaman yetiştirilme tarzının kişinin ne kadar başarılı olduğu üzerindeki rolünü gözden kaçırdığımızı anlıyoruz. Araştırmalar, geçmişin ve yetiştirilme tarzının başarı üzerinde IQ puanlarından daha fazla etkiye sahip olduğunu gösteriyor.
Bölüm 5: Joe Flom’dan Alınacak 3 Ders
Bu bölümde Gladwell, hiçlikten zenginliğe giden ilham veren bir hikayeye sahip olan, ölene kadar her yıl yaklaşık 1 milyar dolar kazanan Joe Flom’dan bahsediyor. Dezavantajlı bir başlangıç yapmanın bazen başlı başına bir fırsat olabileceğini vurguluyor.
Yokluktan zenginliğe giden insanların anlatıldığı hikayelerde, güçlüklerin insanları nasıl güçlendiridiği anlatılıyor.
Örneğin: 1930’larda büyük bunalımın zirvesinde yaşayan insanların başarma şansı, daha sonra ekonomi canlanırken yaşayanlara göre çok daha azdı.
Bölüm 6: Kentucky, Harlan
Kültürel miraslar nesilden nesile devam eder. Kültürel geçmişimiz, başarı olasılığımızı etkiler. Bazı kültürler, iş performansını ve kişisel gelişimi engelleyebilecek ölçüde güç ve otoriteye yüksek bir saygı gösterir. Bazı kültürler ise daha yüksek düzeyde bireysellik gösterir ve bu, daha fazla kişisel bağımsızlık ve risk alma isteği sağlayabilir.
Mesela Asya dillerinde saymak daha kolaydır. Ve bu nedenle matematik, batılıların aksine Güney Doğu Asyalılar için daha sezgiseldir.
Bölüm 7: Uçak Kazalarına İlişkin Etkin Kuram
1988 ve 1998 yılları arasında American Airlines, her 4 milyon uçuşta yalnızca bir uçak kazası bildirdi. Karşılaştırıldığında, aynı zaman diliminde Korean Air, milyon uçuş başına yaklaşık beş uçak kaybetti.
Gladwell, Korean Air’in bir dizi kaza yapmasının sebebinin Kore’nin kültürel mirası olduğunu savunuyor. Her bireyin kendine özgü bir kişiliği olsa da, içinde büyüdüğü topluluk onun davranışları üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.
Uçak kazalarında yardımcı pilotun gördüğü bir aksaklığı ya da hatayı üstü olan pilota iletemeyecek kadar çekingen olduğunda meydana geldiği bunun da Korean Air de daha yüksek olduğu tesbit edildi.
Bu sebeple 2000 yılında Korean Air’i dönüştürmek için Delta Air Lines’tan David Greenberg getirildi. Yardımcı pilotların amirlerine karşı çekingenliğiyle mücadele etmek için yaptığı ilk şey, kokpitte ingilizceyi standart dil yapmaktı. Pilotlar iletişim ve özgüvenle ilgili eğitildi.
Bölüm 8: Çeltik Tarlaları ve Matematik Testleri
Gladwell, Asyalıların matematiksel hesaplamalarda, batılılardan daha usta olduğunu belirtiyor.
İnsanlar bilgiyi sadece iki saniyelik bir sürede ezberleyebildiklerinden Çin rakamlarının kısa olmasının bir avantajı olduğu belirtiliyor. Ayrıca Asyalı çocuklar saymayı genellikle çok küçük yaşlarda öğreniyorlar ve dillerinin farklı yapılandırılması sayıları kavramaları çok daha kolay.
TIMSS’te şaşırtıcı derecede başarılı olan ülkeler Singapur, Çin, Japonya, Hong Kong ve Güney Kore çıkıyor.
Gladwell daha sonra pirinç ekiminin Çin’in kültürel mirası üzerinde nasıl büyük bir etkisi olduğundan bahsediyor. Pirinç ekimi, belirli bir dizi beceri ve ekstra çaba gerektirdiğinden, pirinç yetiştirenler, diğer tüm çiftçilerden daha fazla çalışırlar. Çinliler çok çalışmaya inanırlar ve tembellikten kaçınırlar.
Gladwell, çok çalışmaya, işbirliğine ve akıllı planlamaya son derece inanan Çin mirasının zaman içinde kesinlikle harika sonuçlar elde edeceği sonucuna varıyor. Matematiğin yeteneğe değil, kişinin sebatına bağlı olduğunu; bu nedenle Asyalı’ların, kültürel miraslarından dolayı buna oldukça alışmış olduğunu vurguluyor.
Bölüm 9: Marita’nın Pazarlığı
Gladwell, kültürel mirasın önemini ve yaşamları nasıl büyük ölçüde değiştirebileceğini bu bölümde de yineliyor. Kültürel değişimin kişilerin davranışına, hayatına ve başarıya etkisi anlatılıyor.
Özetle:
Outliers’ta Gladwell başarının çevresel, toplumsal faktörlerden kesinlikle çok etkilendiğini ama 10.000 saatlik bir çalışma performansının, kişisel seçimlerin, çalışma disiplininin bizleri başarıya götürmekte fark yaratacağını, öne çıkaracağını savunuyor.