Yönetim

Kişinin aynası iştir, Liderin aynası ekibidir

Saraya kılıç ustası seçerken en iyi öğretmenlerin öğrencilerini karşılıklı cenk ettirirler, başarılı olan öğrencinin ustasını saraya “kılıç ustası” olarak seçerlermiş. Hangi öğrenci iyi yetiştirilmişse ustası saraya kılıç ustası olarak gidermiş. Ne kadar bilgelik ve derinlik içeren bir seçim yöntemi değil mi? Kılıç sallayanlardan en iyi öğrenci seçilmiyor, ustalar birbiriyle dövüştürülmüyor. Burada marifet öğretmek, yetiştirmek… Cenki kazanan da geleceğin kılıç ustası adayları arasındaki yerini sağlamlaştırıyor. Ustasının sarayda işe alınması ona ayrıca bir değer ve itibar katıyor.

Eğitimlerde hep söylenen bir söz vardır; “Eğer öğrenci öğrenemiyorsa, öğretmen öğretememiştir” diye… İşte o hesap. Öğretmenin marifeti, yetiştirdiği kıymetli öğrencilerle ölçülür… Farkındalığı yüksek başarılı kişiler ben şu öğretmenin öğrencisiyim diye gururla hocasını hep anar… Hem hocasını yüceltir, hem de onun öğretileriyle yetiştiği için kendini…

Yöneticinin başarısı da yetiştirdiği ekibi ile ölçülse her şey ne kadar farklı olurdu.  O zaman tüm yöneticiler elindeki tüm fırsat ve olanakları sonuna kadar ekibinin başarısı için kullanırdı. Ekibi de yöneticisinin kendilerini bu kadar desteklediği bir ortamda, kendisine sağlanan ekstra imkanlarla mutlu ve motive olarak işine dört elle sarılırdı. Böyle bir ekibin başarısı da kaçınılmaz olurdu. Bu senaryoda herkes kazanıyor. Eğer yönetici ekibindekiler öne çıkmasın, çok parlak gözükmesin, kendi başarısını gölgelemesin sadece kendisi parlasın bakış açısıyla hareket ederse aslında kendine ve de kuruma da kötülük yapmış olur. Bu tarz yöneticilerle çalışanlar mutlu, verimli ve motive çalışmadığı için çıkan işler de sıradan olur, ekip de yönetici de istenen başarıyı yakalayamaz.

Özgüveni yüksek yöneticiler ekibindekileri ön plana çıkartır, onlara fırsatlar verir, potansiyellerini keşfederek onları geliştirir, dönüştürür. Karşılıklı anlayış ve güven ortamı sağlanan ekiplerde başarı kaçınılmazdır. İyi bir lider ekibinden liderler yetiştirenlerdir.

Birçok işyeri bünyesinde çok iyi liderler çalıştırıyor ama bu liderler yeni liderler yetiştiriyor mu, firmalar gelecek ekibini hazırlıyor mu? Şu anki liderler muhteşem, peki 10 yıl sonra bu firmayı yönetecek muhteşem liderler kimler olacak?

Yazımızı iyi liderlerin başarısız görünen bir ekibi nasıl muhteşem hale getirdiği ile ilgili  gerçek bir hikaye ile bitirelim.

Toyota  Amerika’nın  en çok zarar eden firmalarından birini satın alır. Firma son 2 yıldır zarardadır, işçilerde %20 devamsızlık vardır, verimlilik oranı çok düşüktür, çalışanlar arasında sürekli olaylar çıkmaktadır. Hatta o kadar karışıktır ki sendika bile oraya girmek istememektedir.

Toyota bu firmayı alıp Japonya’dan kendi liderlerini ve mühendislerini getiriyor. Beklenenin aksine kimseyi işten çıkarmıyor. Burada çalışanlara insanca yaklaşıp, yalın sistemlerini anlatıyor. Firmanın liderleri çalışanlara yeni üretim ve yönetim sistemini adım adım anlatarak yalın sistemi sahiplenmesini sağlıyor. Böylece firma yeni liderler sayesinde aynı çalışanlarla karlı ve mutlu hale geliyor. Devamsızlıklar neredeyse yok oluyor, verimlilikler artıyor.

Çalışanların potansiyeli kadar bu potansiyeli ortaya çıkaracak liderler ve bu liderlerin yetiştireceği geleceğin liderleri kurumların vazgeçilmezi olmalı…