Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin…
Sene 1961 Nazım Hikmet, sevgili eşi Vera ve Abidin Dino Paris’te Sen nehrinin kıyısında bir oteldedir. Nazım bu otelde biricik eşi Vera’ya yazdığı “Saman Sarısı” adlı şiirde sevgili dostu Abidin’e de çektiği acıları unutturacak gerçek mutluluğu anlatacak bir resim çizebilir mi diye “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin” diyor mısralarında…
Arkadaşının yaşadıklarına yakından tanıklık eden Abidin Dino ise bu isteğe resimle karşılık vermek yerine “Mutluluğun Resmi” adlı bir şiir ile karşılık vermeyi tercih ediyor ve arkadaşına yazdığı şiirinin sonunda;
“İşte o zaman Nazım
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi ne boya…”
diye yazarak herkese göre değişen gerçek mutluluğu tarif etmenin resimle somutlaştırmanın zorluğunu anlatıyor.***
Mutluluk kadar önemli ve tarifi zor bir duygu durumu da “Huzur”. Peki ya huzurun resmini yapabilen olmuş mu merak ettiniz mi? Bunun için de güzel bir hikayem var…
Bir gün halkı tarafından çok sevilen bilge bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini açıklar. Yarışmaya ülkenin her yanından çok sayıda sanatçı katılır. Hepsi birbirinden güzel resimler yaparlar. Yarışmaya katılan tablolara bakan kral sadece ikisini çok beğenir. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde sakin duru bir göl manzarası vardır. Göl bir ayna gibi etrafında yükselen yemyeşil dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemekte, göl kenarındaki ağaçların yemyeşil dalları masmavi göğe uzanmaktadır. Resimlere her bakanın “İşte huzur” dediği resimdir bu…
Kralın beğendiği diğer resimde ise engebeli, yarısı yeşil yarısı çıplak dağlar vardır. Gökyüzünde kabarmış bulutlardan damla damla yağan yağmur ve bir köşede çakan parlak bir şimşek bulunmaktadır. Dağın eteklerinden köpüklü bir şelale çağıldayarak hızlıca aşağıdaki nehre akmaktadır.
Kralın yakınları huzuru temsil etmediğini düşündükleri bu resmin kral tarafından son elemeye bırakılmasına şaşırmışlardır.
Bilge Kral iki resim arasında biraz daha düşündükten sonra ikinci resmin huzuru daha iyi anlattığını söyleyerek onu birinci ilan eder. Herkes çok şaşırır. Bilge kral halkın çok şaşırdığını görünce onlara neden bu resmin huzuru en iyi şekilde resmettiğini anlatır.
“Ben bu resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki çatlaktan çıkan minnacık bir çalılık gördüm. Çalılığın üstünde ise anne bir kuşun ördüğü ve yavrularını sevgiyle beslediği huzur dolu bir kuş yuvası görünüyor… Harika bir huzur ve sükun örneği.
Bilge kral sonra sözlerine şöyle devam eder: “Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmaması her şeyin mükemmel olduğu yer demek değildir. Huzur bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükun bulabilmesidir.”
Bizim de hayatlarımızda üzüntüler, sıkıntılar, hayal kırıklıkları, başarısızlık, çaresizlik ve korkular var. Hiç kimsenin hayatı sorunsuz ve mükemmel değil. Önemli olan acısıyla tatlısıyla yaşadığımız bu hayatta ailemizle, dostlarımızla, belki de hiç tanımadığımız insanlarla güzel diyaloglar kurarak gönlümüzü huzura kavuşturabilmek.
Hayatımızda ne yaşarsak yaşayalım bizi biz yapan hayat hikayemize sahip çıkalım. Hikayemizde huzurlu anlarımızı çoğaltmaya odaklanalım. Bu hikayenin yazarı da, oyuncusu da, yönetmeni de biziz ve mutlu son bize bağlı…
***İnternette “Mutluluğun Resmi” diye aradığınızda çıkan tablo Abidin Dino’ya ait değildir. Bu resim Dianne Dengel’in yaptığı tebrik kartıdır. Amerikalı fakir bir köylü ailenin mutlu bir şekilde hep birlikte yatakta uyuması resmedilmiştir.